_ÖYLESİNE_

Aşk Nedir?
Sesini duydugunuz anda avuclariniz terlemeye kalbiniz deli gibi
carpmaya
başliyorsa...
Bu aşk degil HOŞLANMAK'tir

Ellerinizi ondan cekemiyor surekli dokunmak,sarilmak
istiyorsaniz..
Bu aşk degil ARZULAMAK'tir

Yaninizda bir tek o oldugu icin onu istiyorsaniz....
Bu aşk degil YALNIZLIK'tir

Herkes onunla olmanizi bekledigi icin onunlaysaniz...
Bu aşk degil SADAKAT'tir

Size sicak, yakin davrandigi icin onunlaysaniz...
Bu aşk degil KENDINE GUVENSIZLIK'tir

Uzulmesini istemediginiz icin onunlaysaniz...
Bu aşk degil ACIMAK'tir

Ona deger verdiginiz icin hatalarini hoşgoruyorsaniz..
Bu aşk degil ARKADAŞLIK'tir


Butun gun ondan başka hicbirşey duşunmediginizi soyluyorsaniz..
Bu
aşk degil KOCA BIR YALAN'dir

Onun iyiligi icin kendinizden cok şey feda edebiliyorsaniz...
Bu
aşk degil YARDIMSEVERLIK'tir

O uzgunken sizin de kalbiniz aciyorsa...
Işte bu AŞK'tir

Tarif edemediginiz bir cekim yuzunden ondan bir turlu
kopamadiginizi duşunuyorsaniz.. Işte bu AŞK'tir

O herkese guclu gorunmesine ragmen icindeki zayifligi
hissedebiliyorsaniz..
Işte bu AŞK'tir

Başkalarini da cekici bulmaniza ragmen hic pişmanlik duymadan
onunla kalmaya devam edebiliyorsaniz.. Işte bu AŞK'tir

Hayat bir oyunsa, senin dediğin gibi,
İkimiz oyun arkadaşı olalım isterim,
Kendi kendimize oynasak yeter bize,
Kimseye ihtiyacımız olmasın.
Hayat bir şakadır derim ben, öyleyse eğer,
Gel bize yapsınlar bu şakayı,
Kötü bir şaka olsun, razıyım sen yanımda olduktan sonra.
Ya düşünür haklıysa?
Hayat provasız çıkılan bir sahneyse?
O zaman sahneden inene kadar sen ol isterim yanımda.
Başrol falan peşinde de değilim öyle,
Sahneden inerken, benim olduğunu bileyim yeter.

Tutturulduk birbirimize
Ufak bir kilitli iğneyle
Kalbimiz kanasa da zaman zaman
Yakındık birbirimize
Bir iğne inceliğinde

Boğsa da dertler bizi
Aksa da gözyaşlarımız zaman zaman
Hep olurdu gözyaşı akanın yanında
Diğerinin kurulamak isteyen omzu..

“dertler paylaştıkça azalır,
mutluluk paylaştıkça çoğalır”
bilirdik bu sözü..
Paylaşırdık her bişeyi,
Derinden derine..

O iğne inceliği, kalındı bir o kadar da bizim için
Yaşanmışlıklar kalınlığındaydı
Bizim kilitli iğnemiz!...

ben küçük kız çocuğuyum senin oyun bahçende
sen güzel bir bahar dalısın benim kara kışımda
ben şahlanmış kara kısrak senin çayırlarında
sense ılık ve tatlı bir yağmursun benim alev tenimde
ben muzip bir gülücüğüm senin dudaklarında
sen taze kansın benim hayat damarımda
ben coşup taşan bir denizim senin ruhunda
sen deli bir yangınsın benim gözlerimde
ben ufak bir başucu masalı senin kulağında
sen yumuşacık bir okşama saçarımda
ve biz...
biz kocaman bir kalbiz bu dünya telaşında...

Rapsodi İstanbul ..
(..sonbahar)

... Evet, seni aldattım. Sana, bir aşk borçluyum biliyorum.
Ama ben, yıllardır sonbahara tutkunum, tutukluyum.
Dün gece rüzgar ile kulağıma "Seni seviyorum" diye fısıldadı, kıramadım.
Arkepte yelkovanda ayrılığın üzerinde...
İlişkimize ait bütün herşeyi bu poşette topladım.
Mesala, seni seviyorumları, bana pıtırcığım deyişlerini...
Elele, tutuşmalarımız bende kalsın.
Belki, el ele dolaşır iken seni hatırlarım.
Ve, ilk öpüşmemizde ki dudaklarımı ısırışımı,
O anki kalp atışlarımı her zaman oturduğumuz banketin yanına bıraktım.
Belki, ihtiyacı olan biri olur...
Aslında senin hiçbir suçun yok.
Yine, sesim titriyor. Gözlerim buğulanıyor sanki...
Oysa ki, dün bütün gece ağlamaya mesaideydim.
Dün gece rüzgar ile kulağıma "Seni seviyorum" diye fısıldadı, kıramadım.
Bak, ağaçlar çırıl çıplak ve ben artık çıplak öpüşüyorum.
İlk iltifatını sararmış yaprakları ezerken yaptı, hışır hışır...
Evet, seni aldattım. Sana bir aşk borçluyum biliyorum.
Arkepte yelkovanda ayrılığın üzerinde.
İlk iltifatını sararmış yaprakları ezerken yaptı, hışır hışır...
Ağaçlar atık çırıl çıplak ve ben çıplak öpüşüyorum.
Bugün benim kalbime sonbahar, rapsodi İstanbul.
Ama ben, yıllardır sonbahara tutkunum, tutukluyum.
Dün gece rüzgar ile kulağıma "Seni seviyorum" diye fısıldadı, kıramadım...

Yunus KÜÇÜKKARACA
23 EYLÜL 2007 / 03:30

Sen varken görür gözlerim,
Sen varken sever kalbim,
Hani gözlerimi istemiştin ya!
Al senin olsun!
Zaten bir işe yaramıyor şimdi.
Belki senin işine yarar.
İşine yarar da geri dönersin.
Benim gözlerimi alınca,
Belki beni; benim sevdiğim gibi seversin.
Sevmesende üzülme...
Ben hep severim.
Çünkü ben bekleyen, yol gözleyen...
Seni birkere görmek için
Kaç gün bekleyen
O günü hep içimde heyecan yapan
Bir dakikanın altmış saniye olduğunu bilmek
Sen yokken bir asra çevirmek
Bu asrı kalbime gömmek
Bilirmisin seni sevmek ne güzel...

AY KARANLIK

Maviye/Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine/Rüzgarda asi,
Körsem/Senden gayrısına yoksam
Bozuksam/Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç/Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille/Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş
Etme gel,
Ay karanlık...

AHMED ARİF

Canımı Acıtır Nedensiz, Sensizlik Uçurum
Benim Ümitlerimdir Takatim, Üşürsem Ne'çare, Eğer Rüzgarınla

Caddelerim Azap Nehirleri. Sözlerim, Umutlarım
Bağırıyorum Ürkekçe, Titrerken: Üşüyorum, Neredesin? Ellerin, Rüyalarım

Caymam Amacımdan Nefesim Sönse Uykumda
Boğulsam Üzüntüden Tünellerde, Ümitsiz Nidalarımla, Emsalsizsin Ruhumda

Cehennem Azabıdır Nice Sensiz Ufuklar
Bağışlama Üzersem Tokadındır Üslubun, Nasıl Etmem Rağbet?!

Cesaretim Anılarımız. Nedeni Sensizlik, Utancımın
Bi'çareyim Üstelik Takatsizim Üzüm gözlüm, Nedensiz Elimde Resmin,
zihnimde sen varsın elbet.